Takvimlerde Olmayan Gün - Denizhan Gültekin
- kibritfanzin
- Dec 6, 2024
- 2 min read
Updated: Dec 11, 2024
“Sayın seyirciler 32. Gün’e hoş geldiniz. Takvimlerde olmayan bu günü sizlere otuz veya otuz bir geçtiğimiz günün üzerinde dünyada nelerin konuşulduğunu, nelerin tartışıldığını anlatmak için seçtik. Gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda günlük olayları daima izliyorsunuz; ancak insan bir süre sonra bu günlük olaylar içinde kaybolabiliyor ya da başını kaybediyoruz veyahut da sonunda yeni olaylar ortaya çıkınca nereden başladığımızı bilemiyoruz. İşte 32. Gün’de geçtiğimiz bir ayın önemli konularının toplu hâlde bir muhasebesini yapacağız sizlere. Dünyada en çok ilgi çeken, en çok konuşulan sosyal, ekonomik veya politik gelişmelerin bazılarından söz edeceğiz. Zaman zaman sözünü ettiğimiz konunun uzmanını davet edeceğiz, görüşünü öğreneceğiz veya yetkilisini çağırıp neyin ne olduğunu soracağız. İşte 32. Gün’ün konuları dünya olacak. Şimdi gelin, geçtiğimiz haftalara kısaca bir göz atalım.”
İlk anons böyle yapıldı. Takvimler 1 Ekim 1985’i gösterdiğinde TRT ekranlarında Jeff Wayne’in The Eve Of The War şarkısı eşliğinde bir program başladığında onun otuz bir yıl boyunca, yedi farklı televizyon kanalında, bin otuz beş bölüm izleyicisinin karşısında yer alacağını kim tahmin edebilirdi? 32. Gün deyince hepimizin aklına ilk olarak alçak, dönek gibi hakaretlere aldırmayıp Abdülhamit’i savunduğu iddiasına gözleri dönmüş şekilde ve sesi titreyerek itiraz eden beyefendinin gülünç hâlleri gelse de program şüphe yok ki televizyon tarihimizin en köklü yapımlarından biri oldu.
Mitterand, Kohl, Thatcher, Yeltsin ve Kaddafi başta olmak üzere dünyanın çeşitli liderleriyle röportaj yapan haber programı, aynı zamanda Mithat Bereket, Cüneyt Özdemir ve Banu Avar gibi birçok gazeteci için de okul vazifesi gördü.
Çernobil faciasından sorumlu tutulan Dyatlov’dan, Auschwitz'ten kaçmayı başaranlara kadar herkese ulaştı ve orada yaşananları ilk ağızdan izleyicisiyle buluşturdu. Yaser Arafat, Türk televizyonlarına ilk defa bu program vesilesiyle röportaj verdi. Hatta aynı programda Kaddafi’nin, Mithat Bereket’le verkaç yaptığı bile görüldü. Tüm Türkiye, vergi rekortmeni genelev patroniçesi Matild Manukyan’ın hikâyesini 32. Gün’de öğrendi ve Yalçın Küçük’ün “Bakın bu bomba, bu da bomba,” diyerek kitaplarını stüdyonun çeşitli yerlerine savurmasını hayretler içerisinde ekran karşısında izledi.
Programla ilgili ekseriyetle aklımıza gülünç, ilginç ve gergin anlar gelse de yapıma ismini veren duayen gazeteci Mehmet Ali Birand hazırladığı Demirkırat, Karaoğlan, 12 Mart, Kıbrıs’ın Elli Yılı, 12 Eylül, Özallı Yıllar ve 28 Şubat belgeselleriyle yakın tarihimize ışık tuttu.
1941 yılının karlı bir gününde dünyaya gözlerini açan, iki yaşındayken babasını kaybeden, çocukluğu ve ilk gençliği hastane koridorlarında geçen Birand’ın yıllarca hazırlayıp sunduğu, ömrünü vakfettiği haber programı Türk televizyon tarihinde önemli bir yer edindi ve kendisinden sonra gelen tartışma programlarına kılavuz oldu. İzleyicisine daima farklı bakış açısı sunabilmiş 32. Gün, işlediği konular ve ağırladığı konuklarla mütemadiyen ses getiren, orijinal ve cesur bir haber programı olarak hafızalarımızda silinmemecesine yer etti.





Comments