Basit Bir Mahkum - Neslihan Akkuş
- kibritfanzin
- Nov 27, 2024
- 2 min read
Updated: Dec 2, 2024
Gündüzlerin karıştığı insanlar içlerini kusuyorlardı hekim kapısına,
Ciğerlerini şişiren dertlerinden yakınıyor, belki de bir nebze sohbetle ilgi arıyorlardı.
Vebanın tükettiği organlarını kendi haline bırakmış kalbini ısıtacak bir söz arıyorlar kapıda; sıra sıra ter buharlaştıranlar.
Bir mahkûmun unutmuş dünyayı görme çabasıydı hekim kapısı, dışarı da hayat nasıl devam ediyor merak ediyor değişen çöp kovalarının rengini, mevsimlerin tazeliğini, gök yüzünün avlu dışın da görünümü nü hissetme arzusu.
Başın da badi gardıyla adımları sayılı, sözcükleri sınırlı. Sadece akan yaşamı ve diğer insanların özgürce koşuşturmalarını seyrederler
Kimse bilmez hayatın akışı hangi duraklar da soluklandırır bizi fakat onlarınki müebbetle belliydi,
Yaşanmış pişmanlıklarıyla art arda açılan sonra üstlerine kilitlenen bir düzine kapı dört tarafı duvar dan odalara gönderiliyorlardı
Bahçe duvarına renkli çiçekler ekip mecburi öğrenilmiş sabırla büyütürler görüp yaşayabilecekleri tek renk çiçeklerinin olduğu bilincindeydiler belki de.
Kalabalıktan nefesleri karışır birbirlerine, tokalaşmaktan bile geri duran eski titiz hallerinden pek de eser kalmaz,
Bedenleri zayıfsa şanslılar ranza iki kişiyle dolar, kalmazsa kendisine bir yatak bir örtüyle sıvışır yere.
Bizim rüyalarımızdan farklıdır onların rüyaları, kendine ait olan odaları yatakları dışarıdaki evleri süsler düşlerini.
Yaşam da hiçbir sebep kendileri için o dünya da yaşamaya neden olmamalı, suçlarının cezası hayatlarına hayallerine istediği küçük bir yiyeceği bile keyfince yeme duygularına prangalar vurmayla son buluyor.
Bilinmiyordu dışarından neler yaşadığı, sevdiklerinin ayrı ayrı acı kederi gökleri dolduruyordu oysa, anlaşılması zor olsa da aslında sadece kendine zarar verenlerin keza kendi canlarını daha fazla yaktıkları yerdi bitmeyen sıralı kapılar. Hak etti der bazısı hak etmiştir, insanın beynindeki nöronları bilmeden sadece hak etmiştir der. Hataya dalmış yanlışlarla dans için de bir insanı kurtarmak için çabalamaz bu bazısı, sadece yargılar ve infaz eder...
Hastane bahçelerindeki çimenlerin yüzüne güldüğü çiçekler tebessüm ediyordu kendisine, o an bir koluna kelepçeli görevli üç dört kişi ile aynı zaman da iki bileği kelepçeli mahkûm alabildiğince içine yaşam çekiyordu hastaneye giriş yaparken, yaptığı şeylerin değil artık yapamadığı ve belki yalnız bir yürüyüşe bile özlem duyuyordu. Aynı istikamette giderken göz göze gelemedim kendisiyle her baktığın da çevirdim kafamı, onu ayıplayan bakışlarım yoktu öyle algılasın istemedim şayet herkes öyle bakıyordu; cezai hayal gücüyle herkes işkence ediyordu, bun dan sebep insanlarla göz teması kurmaktan çekiniyor olmalı ki her tavrın da mahcubiyet vardı. Dışarıya aksettiğimiz her duruş her bakış başkaları için derin anlamlar içerir insan duruşuyla bile gönül yıkabilir başka birinin canını yaka bilir, ruhsal dünyası yıkılmış birine selam vererek siz bir şey kaybetmezsiniz fakat selamını alan kişi bunun la hayata daha sıkı bağlana bilir.
Satırların nazik notaları ömür boyu afiyetle yenir, ne zaman eli kolu duygu olarak bağlanmış ya da elleri gerçekten kelepçelenmiş birini görürseniz bu satırları hatırlayın ve tebessümünüzü sıcak bakışınızı eksik etmeyiniz! İhtimamınız size hayatın başka bir yerin de tekrar size geri döner…

Comments